İslamı ve Allahı Tanımak Ona İman Etmek İçin . . .
  Eğitim ve Öğretimde Kadın
 

Eğitim ve Öğretimde Kadın

Bugün toplum, İslam'a ve İslam'ın getirdiği esaslara o kadar yabancılaşmış ki, İslam'ın bir prensibini söylediğiniz zaman, bu uygulanamaz, deniliyor; hatta bazen İslam'ın bile ütopya olduğu dile getiriliyor. Meselâ bunlardan birisi de camilerin din, ilim ve idare merkezleri oluşudur, peygamberimiz zamanında eğitim ve öğretim işleri tamamen camide yürütülüyordu. M. Hamidullah'ın "İlk İslam Üniversitesi" diye nitelediği Suffa'da Mescidin (Camiin) içinde bulunuyordu.26 Bu sebeple  İslâm kültüründe  camiin  toplumun  merkezi  olduğunusöyleyebiliriz.

İslam'da ilim, dini öğrenmekle başlar. O nedenle İslam’ın ilme eğitim ve öğretime ne kadar önem verdiği sadece müslümanlarca değil, başkaları tarafından da pek iyi bilinmektedir. Kadınla erkek arasında eğitim ve öğretimde bir fark gözetilmez ama, bilenlerle bilmeyenler arasında fark olduğunu ayet söylemektedir: "De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"27 "Rabbim! İlmimi artır, de."28

Bilmeyenlerin bilenlere sorup öğrenmelerini tavsiye eden ayet aslında ilmin anahtarım veriyordu. Bilmeyen herkes kadın ve erkek sorup öğrenmek suretiyle ilim sahibi olabilir: "Eğer siz bilmiyorsanız, ilim sahiplerine sorun" 29 buyrulmaktadır.

İslam'da ilim ile din adeta birbirinin fonksiyonu, biri birini tamamlayan iki unsur gibi gözükmektedir. Siz ne kadar öğrenip bilirseniz, dinî görevlerinizi o kadar yerine getirmiş olursunuz. Îslâm akla uygun bir din olduğu ve hayatın bütün safhalarını içine aldığından dolayı, diniöğrendikçe ilmi; ilmi öğrendikçe dini öğrenmiş, ilme yaklaştıkça dine, dine yaklaştıkça da ilme yaklaşmış olursunuz. Bu sebeple İslam anlayışında dinle-ilim bütünleşmiş bir durumdadır. Din hayatın kendisi olunca, kadın ve erkek, hayat bilgisini elde etmek zorunda olduğundan, dolayısıyla kadın ile erkek de aynı seviyede öğrenmek durumundadır.

Peygamberimiz, hayatın dine uygun yürüyüp yürümediğini kontrol etmek üzere zaman zaman çarşı ve pazarı dolaşırdı.30 Bir gün yiyecek satan bir tüccarın yanına geldi, adama nasıl ve kaça sattığını sorduktan sonra elini yiyecek maddesinin (bunun buğday olduğu söylenir31 içine sokup kontrol ettiğinde, yığının iç kısımlarının yaş olduğunu görünce, nedir bu hal dedi. Satıcı, üzerine yağmur yağdığını söyledi. Peygamber, bu yaş olanları müşterinin görmesi için niye üstüne koymuyorsun? "Aldatan bizden değildir", buyurdu.32 Hz. Ömer'in de çarşı ve pazarı kontrol ettiği kaynaklarda yazılıdır. Hatta bir defasında bir satıcıya neyin faiz olup olmadığını sorduğunda cevap alamayınca, haydi bakalımtezgahını topla, buraya öğren de ondan sonra gel, dediği bildirilir.

İslam'da ilm-i hal bilgisi herkese edinilmesi farz olan bilgilerdir. Müslüman, kadın, erkek demeden, herkes ibadetlerini nasıl yapacağını öğrenmek mecburiyetinde olduğu gibi, icra etmekte olduğu sanat, ve mesleğini de dindeki emir ve yasaklara uygun yürütüp yürütmediğini bilmek zorundadır. Terzi terzilik yaparken, avukat müvekkilini savunurken, doktor hastasını tedavi ederken... kendi hareket ve davranışlarının İslam'a uyup uymadığını bilmesi gerekir. İlmi hâl bilgisi, bulunduğu durum ve şartların bilgisi demektir. Bu bakımdan bilgi, dinî hayatın rükünlerinden birisi haline gelmiştir. O sebeple İslâm düşüncesinde bilgi sahibi olmak, öğrenmek, düşünmek, düşündüğünü yaymak, yazıpçizmek ve bildiğini uygulamak bakımından kadın erkek eşit olup aralarında bir fark yoktur. Eğer vardır dersek bu sözümüz eşyanın tabiatına ters düşer.

Peygamberin kadınların eğitim ve öğretimlerine erkekler kadar önem verdiği hadis kitaplarından anlaşılmaktadır. Peygamberimiz zamanında kadınlar beş vakit namazda mescide gelip erkeklerle birlikte namaz kılabildikleri için, peygamberin tavsiye ve öğütlerinden her zaman faydalanıyorlardı. Hatta Buhari'nin belirttiğine göre33 haftanın bir gününü sadece kadınlara tahsis ederek, mescidde onların sorularını cevaplamış ve çeşitli konularda onları bilgilendirmiştir. Müslüman kadınların Peygamber'in evine gittikleri, onunla sohbet edip ihtiyaç duydukları konularda bilgi aldıkları da haber verilmektedir.34 Hatta kadınlar kendi özel halleri ile ilgili meseleleri bile Resulüllah’ın yanında rahatlıkla dile getirdikleri için Hz. Aişe, "Şu Ensar kadınları ne iyi kadınlardır; sıkılganlıkları (hayaları) dinlerini öğrenmelerine mani olmamıştır" demiştir.35

Ensar’dan Ümmü Kesir Bint-i Zeyd isimli bir kadın, kız kardeşiyle birlikte Hz. Peygamberin huzuruna girip "Kız kardeşim size bir şey sormak istiyor, fakat utanıyor" deyince Rasülüllah, "Soracağın şeyleri sor, çünkü ilim talebi farzdır" buyurdu.36 Buradan kadın erkek herkesinihtiyacı olan bilgileri öğrenmesinin zaruri olduğu ortaya çıkmaktadır.

Resul-ü Ekrem, kadınların okuma ve yazmayı öğrenmelerini teşvik etmiştir. Hatta kendi hanımı Hafsa'nın sahabe olan Şifa Hatun'dan yazı yazmasını öğrenmesini sağlamıştır.37

Esir durumunda olan (cariye) kadınlara bile iyi bir eğitim ve öğretim verilmesi konusunda peygamberin hadisleri vardır. "Cariyesi olup da ona ilim öğreten ve bunu iyi yapan, onu güzel yetiştiren, sonra onu hürriyetekavuşturup evlenen kimseye iki ecir vardır", buyurmuştur.38

Kur'an-ı Kerim'de "Ey inananlar, kendinizi, ve çoluk çocuğunuzu (ailenizi) cehennem ateşinden koruyunuz..."39 buyrulmuştur. Hz. Ali bu ayetin yorumunu, çoluk çocuğunuzu terbiye edin, ailenize ilim öğretin şeklinde yapmıştır.40

İslâm hukukunun ikinci kaynağı olan sünnetin naklinde Peygamber'in hanımları müstesna bir yere sahiptir. Sahabiler öğrenmek istedikleri her konuyu Peygamber'in hanımlarından sorup bilgi alıyorlardı.Kadınlar sadece öğrenmekte değil, öğreticilikte de erkekler gibi aynı hakka sahiptirler. Hz. Aişe'nin 2210 kadar hadis rivayet ettiğini kaynaklarımızdan öğreniyoruz.41

İslâm kültüründe camiin, toplumun eksenini teşkil ettiğini söylemiştik. Halifelerden sonra iş başına gelen sultanlar, yönetimi camilerden alıp saraylara taşıdıkları gibi, eğitim ve öğretim işlerini de medreselere kaldırdılar. Zamanla toplumda meydana gelen değişmeler kadını eğitim ve öğretimden uzaklaştırdı. İslam düşmanları, müslümanların hatasını İslam’a yüklemek istiyorlar. Oysa yanlış anlamaların ve tarihî yanılgıların İslam’la hiçbir alakası olamaz.

İslam düşüncesinin öngörüldüğü bir toplumda kadın ve erkek kim olursa olsun, herhangi bir konuda öğrenim yapmak istediği zaman onun bu arzusunu engelleyecek hiçbir güç ve kuvvet olamaz. Zamanımızda dünyadadevletler vatandaşlarını kendi doğrultusunda düşündürmek istediği için eğitim ve öğretim işlerini kendi tekelinde tutuyor. Halbuki bu hizmeti vakıflar kanalıyla halkın kendisi bizzat yapsa, o takdirde diğer sektörlerde olduğu gibi üretim alanında da bazı arazılar meydana gelmez. Azından hiçbir kimse öğrenme hakkından mahrum edilmez. Okula girerken engellemek için, elemek için imtihan yapılmaz. Okuldan mezun olurken, bilgisini uygulamaya koyabilecek duruma gelip gelmediğini öğrenmek üzere imtihan yapılır, başarırsa belge verilir. "Mezun" (bilgisini uygulamaya izin verilmiş kimse) kelimesi bile bu kültürü ne güzel dile getiriyor.

Netice olarak görülüyor ki, İslam'da kadın ilk eğitim ve öğretimden son eğitim ve öğretime kadar aynı erkek gibi bütün haklara sahip bir mükelleftir. Dün kadını tahsilden mahrum edenler bugün, toplumu tahsilli ve tahsilsiz diye iki sınıfa ayırdılar, İslam’da eğitim ve öğretim, kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-ihtiyar demeden, bir bütün olarak sınıflara bölmeden halk tarafından yürütülür.

 
  Bugün 3 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol